Bedensel Belirtilerle Giden Psikiyatrik Bozukluklar
Psikoloji literatüründe bedensel şikayet ve belirtilerin ön planda olduğu psikiyatrik hastalıklara “somatofrom” denmektedir. Bu hastalıkların en temel özelliği yapılan fiziksel muayene ve tetkiklerde herhangi bir bedensel rahatsızlık saptanmamasına rağmen hastada ki mevcut şikayetlerin devam etmesi ve açıklanamamasıdır. Birey, fiziksel semptomlarla ilgili aşırı düşünce, duygu ve davranışlara sahiptir.
Bu hastalar, sağlık kurumlarını özellikle acil kısmını kulanan ve hekim açısından tanı koymakta en çok güçlük yaratan kişilerdir. Bu hastalar genellikle belirtilerini ve öykülerini abartarak ifade ederler ve gereksiz tıbbi girişimler yaptırmaktan, hastaneye yatmaktan memnundurlar. En çok Baş, karın, sırt, eklem ağrıları, mide-bağırsak bölgelerinde yakınmaları vardır. Ayrıca ağrı dışında bulantı kusma ve ishale varan belirtiler sıkça görünür. Aynı hastalık için birçok hekime başvururlar bu yüzden karışan tedaviler bazen hastalığın seyrini bile etkiler ve hastalık tablosu hekimin de kafasını karıştırır. Bu yüzden de uzayan ve bitmeyen bir tedavi süreci hasta için hem madden hem de manen bir yük olmaktadır. Kadınlarda görülme olasılığı erkeklere oranla daha fazladır. Ancak toplumda nadiren de olsa erkeklerde görülmektedir.
Somatoform bozukluklar DSM V tanı kriterlerinin çıkmasıyla yeniden düzenlenmiş ve bu hastalık grubunun ismi ‘’Bedensel Belirti Bozuklukları ve İlişkili Bozukluklar’’ olarak değiştirilmiştir. Bu tanının altında yatan bozukluklar ; Bedensel Belirti Bozukluğu, Hastalık Kaygısı Bozukluğu, Dönüştürme (Konversiyon Bozukluğu), Yapay Bozukluk ve Tanımlanmış Diğer Bir Bedensel Belirti Bozukluğu ve İlişkili Bozukluktur.
Bedensel Belirti bozukluğu yaşayan hastalarda en çok gözlemlenen davranışlar;
Bu belirtilerin en az 6 aylık bir süreç içinde devam ediyor olması önemlidir. Bedensel Belirti Bozukluğunun genel olarak tek bir nedeni bulunmamaktadır ancak birçok psikolojik rahatsızlıkta olduğu gibi stres verici yaşam olayları, aile öyküsü, bu tarz belirtilerin ortaya çıkışında önemli bir risk faktörüdür. Hatta bazı psikolojik yaklaşımlara göre bireyler stres verici yaşam olayları karşısında depresyon ya da anksiyete yaşamamak için fiziksel semptomlar geliştirebilmektedirler. Genellikle sevilen bir yakının ölümü ya da ciddi düzeydeki bir rahatsızlıktan sonra, geçici olarak da bedensel belirtiler ortaya çıkabilir. Aslında fiziksel belirtiler bazı kişiler için tepki gösterme biçimi olarak da görülmektedir. Kişinin olumsuz yoğun duygulardan geçici olarak uzaklaşmasını sağlayan bir korunma düzeneğidir.
Bedensel Belirti Bozuklukları altındaki bozuklukları daha da açmamız gerekirse;
1)Bedensel Belirti Bozukluğu: Kişi bedensel belirtilerini yanlış yorumlayarak ciddi bir hastalık sahibi olduğu inancındadır. Hastanın zihni kötü bir hastalığa yakalandığı inancıyla öylesine meşguldür ki, yaşadığı stres günlük hayatını bozmaya başlamıştır.
2)Hastalık Kaygısı Bozukluğu: Bir hastalığı olduğuna ya da olacağına dair zihinsel uğraşların olduğu ruhsal bir bozukluktur. Bedensel Belirti Bozukluğu ile farkı bedensel belirtilerin mevcut olup olmamasıdır.
3)Konversiyon Bozukluğu: İstemli motor ve duyusal işlevleri etkileyen tıbbi bir durum varmış gibi belirti veren, ancak psikolojik etkenlerden kaynaklanan bir hastalıktır. ikler, göz seğirmesi, düşme, güçsüzlük, ses çıkaramama vb.
4)Yapay Bozukluk: Tıbbi ilgi görmek adına bir hastalığı taklit etmek.
5)Ağrı Bozukluğu: Vücudun bir veya daha fazla bölgesinde odaklanmış ağrıdır.
Tedavi süreci nasıl işlemektedir ?
Genellikle bu tip hastalar psikiyatrik tedavi önerisine direnmektedirler. Tedavide psikoterapi ve antidepresan ilaçlar belirtilerin şiddetine ve devam etme süreçlerine göre faydalı olmaktadır. Psikoterapi, tedavinin önemli bir parçasıdır. Bireye uygun olarak farklı terapi yaklaşımları uygulanabilmektedir. Bilişsel terapi, davranışçı terapi, iç görü yönelimli psikoterapi ve grup terapileri bu hastalıklarda etkilidir. Terapi devam ederken düzenli aralıklarla planlanmış fizik muayeneler, hastalara belirtilerinin ciddiye alındığı ve hekimlerinin onları bu durumlarıyla baş başa bırakmadığı mesajını vererek ciddi anlamda yardımcı olabilmektedir. Eğer ki belirtiler durumsal ve geçici olarak ortaya çıkmışsa, hastaların stresle baş etmelerine yardımcı olunması gerekmektedir.
Tedaviden daha çok bu tip hastalara bakım vermek daha önemlidir. Belirtileri tamamen ortadan kaldırmaya odaklanmamak gerekmektedir. Önemli olan baş etme ve işlevselliği artırabilmektir. Diğer önemli noktalardan biride hastanın belirtilerini ciddiye almamaktır.
Tedavi sürecinde psikolog ve ya psikiyatrist mutlaka depresyon ve ya anksiyete olasılığını değerlendirmeyi unutmamalıdır.
Hastalara düzenli fizik egzersileri vermekte faydalı olabilmektedir. Bu hem özgüvende artış hem de kendini daha iyi ve enerjik hissetmeye yardımcı olmaktadır.
EMDR Tedavisinin somatoform bozuklukları tedavisinde ki etkisi :
Somatizasyon bozukluğu olan kişilerin psikiyatrik ve psikolojik değerlendirmeleri yapıldığında genellikle altta yatan nedenlerin stres olduğu görülür. Bilinçaltı bir düzeyde, kişinin bedensel yakınmalarıyla aslında psikolojik stres faktörlerinden kendini korumaya çalışmaktadır. Birçoğumuzun bildiği gibi strese genellikle travmatik olaylar neden olmaktadır.
Geçmişte yaşanmış travmatik olaylar beyinde stres birikmesi neden olmaktadır. EMDR terapiside işte bu stres kaynağına olan duyarsızlaştırarak kişinin gösterdiği bedensel tepkileri azaltmaktadır. Tabiki de öncelikli olarak tedavide nihai hedef şikayetlerin tamamen ortadan kalkmasıdır. Yapılan bir çok çalışmada somatik belirtiler gösteren kişilerin geçmiş dönem travmatik deneyimleri psikoterapide çalışıldığında, semptomların kademe kademe azaldığını ve bir süre sonra da ortadan kalktığı görülmüştür. Özellikle, EMDR yöntemi ile travma çalışmasını yapmak son derece hızlı biçimde sonuca ulaşmayı sağlamaktadır.
Literatürde ki çalışmalar, EMDR'nin ağrının giderilmesinde veya önemli ölçüde azaltılmasında başarılı olabileceğini göstermiştir. Shapiro (2001) açıkladığı modelinde travmatik deneyiminin eksik işlenmesinden kaynaklı acıyı kavramsallaştırdığını öne sürmektedir. Ancak bellek doğru işlendiğinde, ağrı hafifletilir. Çeşitli nedenlerden kaynaklanan kronik ağrı ve travmatik olay ile aynı odakta tedavi edilir (Shapiro,2001) Anekdot raporları, EMDR'nin bu uygulamada etkili olabileceğini göstermektedir. Bu sonuçlar bir dizi vaka çalışmasında desteklenmiştir (Grant & Threlfo, 2002).
Yukarıda bahsettiğimiz gibi vücut dismorfik bozukluğu olan bireyler irrasyonel ve negatif olan, işlev görme kabiliyetlerini engelleyen ve gereksiz ve sayısız plastik cerrahi ve intiharla sonuçlanabilecek çarpık bir vücut imajına sahiptir. Ancak Brown ve arkadaşları yürüttükleri bir vaka çalışmasında üç seanslık EMDR ile birlikte art arda yedi vücut dismorfik bozukluğu olgusunu tedavi ettiklerini belitmişlerdir. EMDR terapisi sırasında ilk olarak bu olumsuz vücut imajının ilk deneyiminin hafızasına odaklanılmıştır. Tedaviden sonra, yedi kişiden beşinin vücut dismorfik bozukluğu tanı kriterlerini karşılamadığı bulunmuştur. Kişilerin kendilerine olan benlik saygılarının artığı bulunmuştur. (Grant & Threlfo, 2002).
AIP modeli, işlenmemiş travmatik olayda yer alan duygular ve bedensel duyumların bellekte uygun olarak işlenmemesinden dolayı mevcut patolojilerin ortaya çıktığını belirtmektedir (Ray ve Zbik, 2001; Shapiro, 2001; Stickgold, 2002). Fiziksel şikayetin kendisinin (örn., Yorgunluk) yanı sıra, fiziksel şikayetin hastaya verdiği anlam (örn., “Ben çaresizim”), hastayı travmatik bir deneyime (örneğin, tecavüze uğramış) hatırlatır. Bu durumda, fiziksel şikayet aslında travmatik hafızayı harekete geçiren suçun anlamıda olabilmektedir. Hem travmatik hafızanın tetiklenmesinin sonucu olan travma sonrası stres hem de hastanın bu stresli durumla nasıl başa çıktığı, fiziksel şikayeti ve iyileşmeyi engelleyebilir (van Rood ve Visser, 2008). Bu yüzden travmatik anının başarılı bir şekilde işlenmesi, somatoform şikayetin yoğunluğunda bir azalmaya yol açacaktır (de Roos & Veenstra, 2009).
Bu somatosensorik hafıza travmatik olayın bir parçası olarak işlevsiz bir şekilde saklanmasına rağmen eğer başarılı bir şekilde yeniden işlenirse şikayetin yoğunluğu üzerinde hemen olumlu bir etkisi olacağı kanıtlanmıştır. Başarılı bir yeniden işlemenin stresin azaltması ve daha etkili bir başa çıkma mekanizmaları oluşturması beklenmektedir (Grant & Threlfo, 2002).
Somatoform Bozukluğu EMDR terapisi ile iyileştirip ve fiziksel ile duygusal acıyı engelleyerek daha zengin ve tatmin edici bir hayat yaratabilirsiniz.
Kaynak