Nedir Bu Koronavirüsü?

 

Nedir bu koronavirüsü ?

 Öksürüyorsanız, ateşiniz varsa ve nefes almada zorlanıyorsanız, virüsün aktif rol aldığı ülkelerden birine seyahat ettiyseniz bir de virüsün sevdiği genetik yapıdaki bir ülkenin vatandaşıysanız (daha çok kısa boylu çekik gözlü insanların gen yapısı; Çin, Moğolistan…) riskli grupta olabilirsiniz aslında ölümcül olan COVİD-19 olarak adlandırılan yeni koronavirüsü çok basit dediğimiz belirtiler ile kendisini gösteren vahşi bir solunum yolu enfeksiyonudur. Vahşi derken, virüs vahşi doğadan geliyor diğer virüslere göre daha dayanıklı ve daha saldırgan. Vahşi doğanın şehre girmesiyle etkin olan COVİD-19, 1 hafta-10 gün (bazı kaynaklara göre 27 gün) boyunca hafif nezle gibi etkiler ile kendini gösteriyor, zamanla seyrinin hafiflemesi gereken nezle benzeri belirtiler geçmiyor ve daha yoğun hale geliyor. Virüs önce akciğere ardından kalbe ve daha sonra böbreklere hücum ediyor. Virüsü ölümcül yapan noktada iç organlara karşı olan saldırganlığı oluyor. Şu an aşısı ya da bilinen bir tedavisi yok, yalnızca ellerimizi sık sık (20 saniye boyunca sabun ile) yıkamalı, bulunduğumuz kapalı ortamları sıkça havalandırmalı, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için dengeli ve sağlıklı beslenmeli aynı zamanda uyku düzenimize dikkat etmeliyiz. Ülkemizde henüz aktif vaka görülmediği halde virüsün paniği başladı. Daha çok yaşlı (50 yaşının üzerinde olan), kronik rahatsızlığı olan (özellikle KOAH) ve çocuklar riskli grupta yer alıyor. Peki ruhsal olarak hangi tür insanları daha çok tetikliyor?

Hastalanma korkusu yüksek ve kontrol şeması baskın olan kişilerde daha yoğun olmak üzere koronavirüsüne karşı kaygılar başladı. Virüsü kontrol edemeyen insanlık bundan dolayı yoğun kaygı duyuyor, bu yoğun kaygı durumu da anksiyete bozukluklarına, panik ataklara veya obsesif kompulsif bozukluklara zemin hazırlamakta ya da var olan içsel dürtülerin dışa vurum noktasında etkili olmakta, şu an farkında olmamakta günün bir kısmında hatta büyük bir kısmında koronavirüsü hakkında konuşmaya başladık ve hatta kendimizce ritüeller geliştirdik, bunların bazıları işlevsel olduğu gibi bazıları da işlevsel değil. İşlevsel olmamasına rağmen bu ritüelleri yaptığımızda daha rahat hissedebiliyoruz. Belki virüs bulaşmayacak fakat bu yoğun kaygının bizde ruhsal bir hasar bırakabileceğinin farkında olmalıyız. Bunun içinde içgörü kazanmak ve kendimizle ilgili farkındalığımızın olması önemli, örneğin zihnimizde 3 kere ellerimi yıkadığımda virüs bana bulaşmaz, güne limonlu su içerek başlarsam virüs bulaşmaz gibi işlevsel olmayan fikirlerimiz varsa, bu düşüncelerin virüsten korunmak için bir fayda sağlamayacağının farkına varmalı, obsesyonları ayrı gerçek virüs tehdidini ayrı değerlendirmek gereklidir; dışardan geldiğimizde ya da yemeklerden önce ortalama gün içinde 5-6 kere el yıkamak norm içinde sayılırken, 15-16 kere yıkamaya başladıysa kişi durumun farkına varıp kendisini bu döngünün içinden alıkoymalıdır nitekim düşüncelerin rahatsız edici duygusundan kurtulmak için ritüelleri yerine getirmek bizi kısır bir döngünün içine sokacaktır. Buna rağmen kısır döngüden çıkamıyorsak bir ruh sağlığı uzmanına başvurmalı ve kendimizle ilgili tedbirleri almalıyız.